Van Gogh'un Arles'te yaşadığı ilk yıllar yaşamının sarı renk yılıydı. Kendini ilk kez evinde gibi hissettiği evinin sarı renk olması da bu hissi onda uyandırmasında yardımcı oldu. O dönem yaptığı resimlerinde sarı rengi çiçeklerde, insanlarda, sebze ve meyvelerde birçok yerde kullandı. Yaşadığı kasaba Arles'de sonsuzluğa uzanan harika görünümlü ayçiçeği tarlaları bulunurmuş. Bu görüntü Van Gogh'u çok etkilemiş. Böylece sarı rengi mutluluk ile özdeşleştirmiş.

Van Gogh o dönem saptanlı bir şekilde ayçiçeği tabloları yapmıştır. Bunun bir çok sebebi bulunur. Söylediğimiz gibi mutluluğu sarı renk ile özdeşleştirmesi bu sebeplerden bir tanesi. Böylece ayçiçeğini kendi sembolü haline getirmiştir. Ünlü ressam döneminin Art-İzlenimcilerin tarzını benimsemiş, önem ve sembolik anlam taşıyan nesneleri eserlerine yerleştirmeyi doğru bulmuştur.

Vazoda On İki Ayçiçeği eserindeki çiçekler farklı gelişim evrelerini gösterir. Sol altta vazodan sarkan yeşil küçük taze ayçiçeği ile birlikte erişkin sarı yapraklı çiçekler ve tohuma kaçmış kahverengi büyük başlı çiçekler aynı vazoda yer alır. Bu farklı renkler resme bir ahenk katarken aynı zamanda da yaşamın farklı evrelerinin -gençlik, olgunluk, yaşılık- aynı hayatta birlikte yer aldığını gösterir.

Daha fazla bilgi: wannart.com