Romanda bir yaz günü Kadıköy’den Köprü ‘ye gelen vapurda Ömer, Emine Hanım ile karşılaşır ve yanındaki Macide’ye âşık olur. Ömer, bir yandan postanede çalışmakta, bir yandan da üniversitede okumaktadır. Macide, Balıkesir’de ortaokulu bitirdikten sonra musikiye merakından dolayı Emine Hanım tarafından İstanbul’a getirilmiş, konservatuvara yazılmıştır. Altı aydır babasının yolladığı yirmi beş lira ile Emine Hanım’ın Şehzadebaşı’ndaki evinde pansiyoner olarak kalmaktadır.Sonrasın da para kesinlince Emine Hanımlarda sığıntı gibi kalmak istemeyen Macide, bir gece Ömer’le bir gezinti dönüşü geç kalmasından dolayı, hakarete uğrayınca bavulunu alır, nereye gideceğini bilmeksizin Emine Hanım’ın evini terk eder. Tesadüf, Ömer henüz kapı önündedir; durumu öğrenince Macide’yi Taksim yakınlarındaki pansiyonuna götürür. Artık karı-koca hayatı yaşamaktadırlar.

Ömer, arkadaş kesesinden geçinir olmuş ve sağcı profesörler, şairler, yazarlar çevresine katılmıştır. Bir akşam çalgılı bir bahçede fasıl topluluğunda piyano çalan bir genç, Ömer’in yanına gelir. Bu kişi, Macide’nin ortaokuldan aralarında platonik bir gönül ilişkisi de geçmiş olan eski müzik öğretmeni Bedri’dir. Bedri, eski arkadaşı Ömer’le Macide’nin aile dostları olur, onlara para yardımında da bulunur. Ömer,çevresinin etkisiyle düştükçe düşer; bir ara arkadaşlarının bazılarıyla tutuklanır. Salıverileceği gün Bedri, Ömer’i ziyaret eder. Konuşmaları sonunda Ömer, hâlâ nikâhlanmadıkları Macide’yi Bedri’ye bırakır ve aradan çekilir.

Daha fazla bilgi: www.turkedebiyati.org