Paradigma değişimi, herhangi bir alanda yerleşik, yazılı ve yazılı olmayan tüm kurallar ve uygulamalar olan paradigmaların, içinde bulunan çağa uygun olan kavrayış, bakış açıları ve anlayışlar kökten bir değişime uğraması durumudur. Yaşanılan bu kökten değişim sonrası, yeni bir anlayış ve kavrayış biçimi olan farklı bir paradigma doğar. Thomas Kuhn, Bilimsel Devrimlerin Yapısı isimli eserinde Paradigma ve Paradigma değişimi kavramlarına yer verir. Ona göre paradigma değişimi onun bunalım adını verdiği bilimsel krizlerden doğmaktadır. "Paradigma, egemen olduğu “olağan bilim” dönemi boyunca araştırmayı yönetir ve bilim insanları topluluğunun yöntemlerini, araştırma alanlarını ve çözüm ölçütlerini biçimlendirir. Ancak sorun çözme aracılığıyla verili paradigmanın saflaştırılması, keskinleştirilmesi ve geliştirilmesi sırasında karşılaşılan “aykırılık”ların (“anomali” lerin) gitgide birikmesi bilim insanları topluluğunu ister istemez “olağandışı bilim” evresine, “bunalım” durumuna sürükler. Olağandışı bilim döneminde egemen paradigmanın ve rakiplerinin temel ilkeleri tartışmaya açılarak, sorun çözme işlemi yeni bir paradigma egemenliğini kurana dek askıya alınır. Eğer olağandışı bilim evresinde yürütülen bu tartışma bilimsel topluluk tarafından kabul edilen yeni bir paradigma ortaya koyarsa, bu yeni paradigma yeni bir olağan bilim dönemine yol açacağından ötürü bilimsel bir devrim gerçekleşmiş olur." İşte bu bilimsel devrimlerde paradigma değişimini gerekli hale getirir.

Daha fazla bilgi: tr.wikipedia.org