Taş Devri sona erince, önce bakır iğneler ve ardından bronz iğneler ortaya çıktı.

Bronz iğneler sert ve dayanıklı olduğu için yüzlerce yıl boyunca tüm dünyada

kullanıldı. Mezopotamya ve Mısır’da tekstil dokuma tekniği keşfedilince, krallar

ve varlıklı kimseler kumaş elbiseler giymeye başladı. Dikişin kaliteli olması için

ince iğneler önem kazandı. Anadolu’da yapılan kazılarda, kemik ve bronz dikiş

iğneleri bulundu. Bakır veya bronz iğneler, metal bir tel ortadan ikiye katlanıp

ipin geçeceği deliğin dışında kalan kısımlar ısıtılıp dövülerek yapılırdı. Demir

Çağı’nda, demirden veya bronzdan yapılan dikiş iğneleri kullanıldı. İlk çelik

dikiş iğneleri, Çin’de ortaya çıktı ve oradan Orta Doğu ülkelerine yayıldı.

Abbasi ve Emevi dönemlerinde çelik iğne yapımı çok gelişti. Emeviler, İspanya’nın güneyine yerleşince, Emevi iğne ustaları Avrupa’yı çelik iğneyle

tanıştırdı. Çelik iğne, 1370’te Almanya’ya ve 1560’ta İngiltere’ye ulaştı. Avrupa

ülkelerinde bu çelik iğneler, İspanya iğnesi olarak anılırdı ve çok değer verilirdi.

İngilizler zamanla çelik iğne yapma tekniğini öğrendi ve ilk kez 1650’de, kendi

çelik dikiş iğnelerini ürettiler. ABD, çelik dikiş iğnelerini uzun süre

İngiltere’den ithal etti ve kendi iğne fabrikasını ancak 1890’da kurabildi

Daha fazla bilgi: www.uralakbulut.com.tr