İlk olarak, firmanın ismini daha Latin bir hâle getiriyor; Voulgaris oluyor size Bulgari. İkincisi, mücevheratların tasarımında Bizans ve Osmanlı işlemeleri kullanıyor. Bu tasarımlar Roma’yı ziyaret etmekte olan varlıklı turistlerin ilgisini çekiyor, mağaza büyüyor. Üçüncüsü ise oğulları Konstantinos ve Giorgios’u şirketin yönetimine dahil ediyor. Burası da bilhassa Sotirios’un vefatı sonrası önemli hâle geliyor, çünkü “BVLGARI” adı altında tüm yapıyı modernize edip, markayı küresel bir hâle getirenler de onlar oluyor.

Bugün belki Bvlgari’yi Yunan firması kabul edemeyiz. Şirketin merkezi hâlâ Roma’da ve her ne kadar Yunanistan’da kolayca bulunabilse de, Yunanlar da şirkete dair bir sahiplenme hissetmiyorlar.

Fakat böylesi bir dünya markasının arkasında ta Bizans İmparatorluğu döneminden beri gümüşçülük yapan bir ailenin, Osmanlı İmparatorluğu doğumlu Yunan evladının bulunması bana çok enteresan geldi. O yüzden de sizle paylaşmak istedim. Ne dersiniz, bu bilgi bu markaya bakışınızı değiştirdi mi?

Daha fazla bilgi: komsudaneoluyor.net