Âmin, Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar tarafından anlaşma, onaylama veya istek belirtmek için bazı ibadet ve duaların sonunda kullanılan bir deyimdir. Türkçe Hristiyan kaynaklarda amin, Yahudi kaynaklarda ise amen olarak kullanılır.

Yahudilerde duadan sonra âmin deme geleneği antik çağlardan kalmadır. Yahudilikte, tapınakta cemaat tarafından; doksoloji (tanrıyı övücü sözler söyleme) sonunda veya din adamının ettiği bir duanın ardından âmin denmesine MÖ 4. yüzyılda dahi rastlanır. Amin kavramının bu ayinsel kullanımı sonradan Hristiyanlığa geçmiştir. Hristiyan azizlerinden Aziz Justin'im (MS 2. yüzyıl) belirttiğine göre âminin kullanımına Efkaristiya ayininde başlandı ve zamanla vaftiz töreninde de kullanılmaya başlandı. Âminin şükürden veya duadan sonra (içten veya sesli olarak) söylenilmesi geleneği, sözcüğün bir konuşmadan sonra söylenenleri onaylamak amacıyla kullanılışından türemiştir. Bu şekildeki kullanımı Zebur'da ve Yeni Ahit'te oldukça yaygındır.

Hristiyanlıkta tüm dualar âmin ile bitirilir. Hristiyan ilahilerinin popülaritesinin artmasının, bu anlamdaki âminin yaygınlaşmasında etkisi olmuştur.

İslam'da âminin kullanımı nispeten daha az olmakla birlikte, Fatiha Suresi her okunduğunda âmin ile bitirilir. Ebu Hureyre'den aktarılan bir hadise göre Muhammed "İmam âmin dedikten sonra siz de âmin deyin; çünkü bir kimse meleklerle aynı anda âmin derse, tüm geçmiş günahları affedilir," demiştir.

Daha fazla bilgi: tr.wikipedia.org