Gül, özellikle kırmızı olanı, aşk ve romantizmin evrensel bir sembolü olarak kabul edilir. Bu ilişki, güllerin güzellik ve tutkunun simgesi olarak mitlerde ve edebiyatta sıkça yer aldığı antik zamanlara kadar uzanır. Roma mitolojisinde gül, aşk tanrıçası Venüs ile ilişkilendirilmiştir ve bu çekicilik yüzyıllar boyunca devam etmiştir.

Gülün romantizmle olan bağlantısı sadece kültürel değil, aynı zamanda pratiktir. Canlı rengi, büyüleyici kokusu ve narin yaprakları, derin duyguları ifade etmek için ideal bir çiçek yapar. Güller binlerce yıldır yetiştirilmekte olup, güzelliklerini ve dayanıklılıklarını artırmak için sayısız çeşidi üretilmiştir.

Romantik sembolizminin ötesinde, gül farklı kültürlerde çeşitli nedenlerle kutlanır. Viktorya döneminde, çiçeklerin dili olarak bilinen floriografi, güllerin renklerine göre belirli mesajlar iletmek için kullanılırdı. Örneğin, kırmızı bir gül aşkı simgelerken, sarı bir gül arkadaşlığı veya kıskançlığı ifade ederdi.

Güller, sanatçılara, şairlere ve müzisyenlere ilham vermiş, sanat ve edebiyat eserlerinde önemli bir yer tutmuştur. Kalıcı çekiciliği, onları aşk ve hayranlık ifade etmek için sevilen bir seçim haline getirmeye devam etmektedir.