Fransa’nın yalnızca Paris ve Cote d’Azur’dan ibaret olduğunu zannedenlere büyük bir yanılgı içinde olduklarını söyleyebilirim. Orleans günümüzde üniversite şehri olarak biliniyor ve çok güzel korunmuş. Rue de Republique ve devamı olan Rue Royalle, Orleans’ın alışveriş merkezi. İstanbul’daki Bağdat Caddesi gibi, geniş ve lüks dükkánlarla bezenmiş. Cadde, Place de Martroi adındaki şehrin en büyük meydanına bağlanıyor. Meydandaki görkemli heykel, kentin gurur kaynağı, tarihi bir kahramana ait: Jeanne d’Arc. İngilizlerin yenilmesine, Fransızlar’ın kurtulmasına öncülük eden, kahraman ilan edilen d’Arc, maalesef iki yıl sonra, 30 Mayıs 1431’de, 19 yaşında Rouen şehri pazaryerinde yakılarak öldürülmüş, külleri Seine Nehri’ne dökülmüş. 24 yıl sonra papa tarafından şehit, yaklaşık 500 yıl sonra Vatikan tarafından azize ilan edilmiş.

Şehrin tarihi ve gösterişli yapıları Rue Jeanne d’Arc civarında toplanmış. Caddenin sonunda ise tüm ihtişamıyla Sainte Crois katedrali karşınıza çıkıyor, hemen ardında ise şehrin tarihi bölümü yer alıyor. 110 bin nüfuslu Orleans’ın tarihi bölümündeki daracık sokaklar, üniversite binaları, farklı ülkelerin mutfaklarını sunan restoranlar hep gençlerle dolu. Orleans’dan Tours, Angers yönünde uzanan Loire Vadisi ilkbahar ve sonbaharda inanılmaz güzellikte. Buna şatoların çarpıcı silüetleri eklenince masal dünyasına yolculuk başlıyor. Vadide yaklaşık 30 şato bulunuyor.

Daha fazla bilgi: www.hurriyet.com.tr