Yûnus Emre, Türk halkı arasında okuma yazma bilmeyen zümreden halkın en yüksek tabakasına kadar her yaştan insan tarafından bilinen, henüz çok küçük yaşlarda dahi şiirlerine aşina olduğumuz mutasavvıf yani tasavvuf ehli/tasavvuf yolcusu olan Türk şairdir. Yûnus için pek çok rivayet edilmiş, hayatı ve şiirleri üzerine pek çok araştırma yapılmıştır. Bunlar içinde en çok kabûl göreni ve en sahih olanı ise, Yûnus'un Sarıköy'lü bir köylü olduğu, geçimini çiftçilik yaparak sürdürdüğüdür.

Anadolu'da Moğol istilasının arttığı bir dönemde Yûnus Emre köyünde yaşanan bir kıtlık zamanında adını halka yaptığı yardımlar sayesinde işittiği Hacı Bektâş-ı Velî’nin dergâhına giderek kendisinden köylüsü ve kendisi için buğday ister fakat dergâhta "Buğday mı istersin yoksa nefes mi?" sorusu ile karşılaşan Yûnus Emre, bu hikmete akıl erdiremez ve açlık sıkıntısı çeken köylüsü için bir kez daha buğday ister ve yine aynı soru ile karşılaşır. Yeniden buğday cevabını veren Yûnus, kendisine verilen buğdayı alarak yola koyulduğu esnâda yanlış yaptığını düşünerek geri döner fakat Hacı Bektaş tarafından Tapduk Emre'ye gönderilir ve böylece Yûnus Emre'nin tasavvuf yolculuğu başlamış olur.

Şiirlerinde dünya hayatı, din ve Allah sevgisi, Peygamber aşkı, ahiret, tasavvuf, doğa ve insanın beşeri özelliklerine sıkça değinen Yûnus, aynı zamanda tüm Türk halkı tarafından sevilmiş ve kendisi adına ülkenin farklı bölgelerinde 8 adet temsili mezar yapılmıştır.

Daha fazla bilgi: islamansiklopedisi.org.tr