ünümüzün en kıymetli bir dokuma maddesi olan ipeğin ilginç bir tarihi vardır. İpek böceğinin anavatanı Çin'dir. Rivayete göre M.Ö. 2600’lerde hüküm süren Çin İmparatoru Hoang-Ti zamanında saray bahçesinde bir tırtılın dut yaprağı yediği ve ardından da kendi kozasını ördüğü gözlenir.

Bu durum dönemin İmparator’unun dikkatini çeker, bu kurdun hayatının daha yakından incelenmesini emreder ve bu görevi, eşi Kraliçe She-Ling-She'ye verir. Kraliçe uzun zaman yaptığı tetkikler neticesinde bu kozadan ipek çekilebileceğini ve bunun da dokumacılıkta kullanılabileceğini tespit eder. Bu nedenle ipekçilik tarihinde She-Ling-She bir ipek ilâhesi olarak bilinmektedir.

Çin'de saygın bir uğraş olarak, yüzyıllar boyunca büyük bir gizlilik içinde yürütülen ipek böcekçiliği, ülkeye ün kazandırmış ve büyük bir gelir kapısı yaratmıştır.

Çin, bu değerli hazineyi kaybetmemek için yüzyılllar boyunca birçok katı kurallar uygulamıştır. Bu sanatın ülke dışına çıkmasına göz yuman ya da yardım edenler bir dönem ölümle cezalandırılmıştır.

M.S. 300 dolaylarında önce Japonya'da, daha sonra da Hindistan'da ipekböceği yetiştirilmeye başlanır. Bu sanat zaman içinde Asya'yı boydan boya aşıp Anadolu üzerinden Avrupa'ya uzanan, en önemli kervan yoluna “İpekyolu” adını vermiştir.

Daha fazla bilgi: www.tr.clearharmony.net