1956 yılında, Brezilyalı bilim insanı Warwick Kerr, bal üretimini artırmak için, Avrupa bal arıları ile Afrika bal arılarının çaprazlanmasıyla yeni bir tür üretmiştir. Ancak bir yıl sonra laboratuvardan kaçan 26 kovan dolusu arı, doğaya salınmıştır. Sadece birkaç yıl gibi kısa bir zaman zarfında, tüm Brezilya’ya, 80’lerin ilk yıllarında Güney ve Orta Amerika’ya ve 1985 yılında ise Kuzey Amerika’ya kadar yayılmışlardır.stilanın başlangıcında, Afrikalılaşmış bal arıları, “Katil Arılar” lakabını alarak, bol miktarda korku saldılar ve hatta birçok filmin çekilmesine neden oldular. Ancak katil arılarla ilgili gerçekler, bu filmlerin ve medyada yer alan haberlerin bizi inandırdığı gibi değil. Katil arılar, Avrupalı kuzenlerinden biraz daha küçüktür ve aslında daha az zehir taşır. Üstelik bu zehir, bal arılarının zehri kadar etkili değildir.

Onlarla ilgili tehlike, bu arıların kovanlarını savunma biçimlerinden kaynaklanır. 1982 yılında yapılan araştırmaya göre, Katil Arılar, kolonilerini daha fazla sayıda arı ile savunuyor ve daha agresif tepki veriyorlar. Bu agresif tepki, katil bal arılarının son 50 yılda, nasıl yüzlerce kişinin ölümüne sebep olduğunu açıklamaktadır. Alerjik bir reaksiyon söz konusu olmadığında, ortalama bir erişkin için ölümcül boyutta bir saldırının gerçekleşmesi için, bin arının sokması gerekir. Avrupa bal arıları nadiren bu kadar mücadeleci olabilirler oysa katil bal arıları bunu yapabilir.

Daha fazla bilgi: www.olaganustukanitlar.com